388@0
Az önce uzun zamandır beklediğim bir filmden geldim: Dabbe. Fiiii tarihinde bir kısmını izlediğim traji-komik bir Türk yapımı korku filminden sonra (Exorsist'in Türk versiyonu muydu neydi) hep düşünmüşümdür: Acaba ne zaman gerçek bir Türk yapımı korku filmi izleyeceğim? Veya, izleyebilecek miyim?
Sanırım bu gece bu sorumun cevabını aldım. Sinemada arkamızda oturan ve her sahnede gülerek filmin içine etmeye başlayan güruhu "çocuklar ya izleyenlere saygı duyun, ya da çıkın" diye nazikçe susturduktan sonra, açıkçası, bayağı gerildim.
Japon korku sinemasını pek sevmem, yönetmen Hasan Karacadağ'ın bazı filmlerin ekibinde önemli çalışmaları olduğunu bildiğim için filmde neyle karşılaşacağımı az çok tahmin ediyordum. Yine de filmin beni şaşırttığını söylemeliyim, hem olumlu, hem de olumsuz yönlerden.
İlk önce negatif enerjiyi bir üstümden atayım: Filmdeki oyunculuk berbat. Hani ecnebilerin bir lafı vardır, "It sucks!" diye. İşte öylesine berbat. Bazı sahnelerde izleyenin kanı donmaktan "şimdi sen bu sahnede korkuyorsun" "nasıl korkayım?" "kork işte, doğaçla" denildiğini zannettiğim oyuncuların pozları kurtarıyor. Ayrıca, senaryo uygulanışında da bazı büyük aksaklıklar var. Yani spoiler vermek istemiyorum ama, "damarlarınız çatlarken" telefonunuz çalsa açıp konuşur musunuz? Bilemiyorum.
Ya yönetmenin, ya ses teknisyeninin, ya da ikisinin birden Dabbe için geliştirdikleri özel "izleyicinin kulağına tecavüz etme" ses kullanımına hayran kaldım. Hayatımda ilk kez bu filmin bazı sahnelerinde kulaklarımı tıkamak üzere hissettim kendimi. Metalik ve elektronik seslerin distort edilip, en tiz haliyle 10-15 saniye kulaklarınıza pompalandığı 1-2 sahne var ki, eğer yarın sağır kalkarsam kimi dava edeceğimi biliyorum.
En büyük şikayetim ise filmin "BÖH! KORKU!" formülünü her yerde ziyadesiyle uygulaması. Bir süre sonra siz de "ÖEH! YETER!" formülünü uyguluyorsunuz, ama işe yaramıyor.
Amaaaa, itiraf edeyim, korktum. Bu öyle "böh korku" anlarındaki korku değil de, filmde verilen his ve başarısız gibi görünen parçaların bir araya gelmesiyle oluşan bir his. Özellikle dini inanışlarınız ve doğa üstü olaylara ilginiz varsa, filmin etkisini zamanla daha fazla hissetmeye başlıyorsunuz. Filmden sonra kız arkadaşımla tavuk kemirirken "al işte, bir başka hayal kırıklığı daha!" yorumunu yapmış olsak da, bir şekilde zihninize yerleşiyor. Gerçi, senarist birçok olayı kendine göre "yorumlamış" ama olsun.
Dabbe'ye giderken şunu bilin ki filmi sevme potansiyeliniz ne kadarsa nefret etme potansiyeliniz de o kadar. The Ring veya The Grudge gibi prodüksiyon bütçeleri yüksek filmlerle karşılaştırmaya hazır bir şekilde sinemaya giderseniz, üzüleceksiniz.. Oldukça başarılı olan efektlerini saymazsanız Dabbe, The Blairwitch Project gibi daha amatör, daha çok kültbir yapım. Ama şimdiye kadar izleyip de beğendiğim az sayıda Türk filminden biri ve ilk Türk yapımı korku filmi (birisi bana çok kızacak :) . Siz gidip de beğenmezseniz kapıma gelmeyin (yerim yurdum belli ya, ondan diyorum), budaklı odunla kovalarım. Ve uyarmadı demeyin, sağınız solunuz korktuğunu gülerek gizlemek isteyecek güruhlarla dolu olacaktır.
"Onlar sizi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden izler..."
Sanırım bu gece bu sorumun cevabını aldım. Sinemada arkamızda oturan ve her sahnede gülerek filmin içine etmeye başlayan güruhu "çocuklar ya izleyenlere saygı duyun, ya da çıkın" diye nazikçe susturduktan sonra, açıkçası, bayağı gerildim.
Japon korku sinemasını pek sevmem, yönetmen Hasan Karacadağ'ın bazı filmlerin ekibinde önemli çalışmaları olduğunu bildiğim için filmde neyle karşılaşacağımı az çok tahmin ediyordum. Yine de filmin beni şaşırttığını söylemeliyim, hem olumlu, hem de olumsuz yönlerden.
İlk önce negatif enerjiyi bir üstümden atayım: Filmdeki oyunculuk berbat. Hani ecnebilerin bir lafı vardır, "It sucks!" diye. İşte öylesine berbat. Bazı sahnelerde izleyenin kanı donmaktan "şimdi sen bu sahnede korkuyorsun" "nasıl korkayım?" "kork işte, doğaçla" denildiğini zannettiğim oyuncuların pozları kurtarıyor. Ayrıca, senaryo uygulanışında da bazı büyük aksaklıklar var. Yani spoiler vermek istemiyorum ama, "damarlarınız çatlarken" telefonunuz çalsa açıp konuşur musunuz? Bilemiyorum.
Ya yönetmenin, ya ses teknisyeninin, ya da ikisinin birden Dabbe için geliştirdikleri özel "izleyicinin kulağına tecavüz etme" ses kullanımına hayran kaldım. Hayatımda ilk kez bu filmin bazı sahnelerinde kulaklarımı tıkamak üzere hissettim kendimi. Metalik ve elektronik seslerin distort edilip, en tiz haliyle 10-15 saniye kulaklarınıza pompalandığı 1-2 sahne var ki, eğer yarın sağır kalkarsam kimi dava edeceğimi biliyorum.
En büyük şikayetim ise filmin "BÖH! KORKU!" formülünü her yerde ziyadesiyle uygulaması. Bir süre sonra siz de "ÖEH! YETER!" formülünü uyguluyorsunuz, ama işe yaramıyor.
Amaaaa, itiraf edeyim, korktum. Bu öyle "böh korku" anlarındaki korku değil de, filmde verilen his ve başarısız gibi görünen parçaların bir araya gelmesiyle oluşan bir his. Özellikle dini inanışlarınız ve doğa üstü olaylara ilginiz varsa, filmin etkisini zamanla daha fazla hissetmeye başlıyorsunuz. Filmden sonra kız arkadaşımla tavuk kemirirken "al işte, bir başka hayal kırıklığı daha!" yorumunu yapmış olsak da, bir şekilde zihninize yerleşiyor. Gerçi, senarist birçok olayı kendine göre "yorumlamış" ama olsun.
Dabbe'ye giderken şunu bilin ki filmi sevme potansiyeliniz ne kadarsa nefret etme potansiyeliniz de o kadar. The Ring veya The Grudge gibi prodüksiyon bütçeleri yüksek filmlerle karşılaştırmaya hazır bir şekilde sinemaya giderseniz, üzüleceksiniz.. Oldukça başarılı olan efektlerini saymazsanız Dabbe, The Blairwitch Project gibi daha amatör, daha çok kültbir yapım. Ama şimdiye kadar izleyip de beğendiğim az sayıda Türk filminden biri ve ilk Türk yapımı korku filmi (birisi bana çok kızacak :) . Siz gidip de beğenmezseniz kapıma gelmeyin (yerim yurdum belli ya, ondan diyorum), budaklı odunla kovalarım. Ve uyarmadı demeyin, sağınız solunuz korktuğunu gülerek gizlemek isteyecek güruhlarla dolu olacaktır.

"Onlar sizi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden izler..."
Yorumlar
Türk sinemasına olan önyargılarımı kırdığı için Çağan Irmak'a teşekkür edeyim bir de...
Arkadaşım var bir tane, azıcık tırsaktır.Ben de öyleyimdir zaten. O gitmiş filme, güle eğlene geri dönmüşler. "Olm sakın gitme" diyor.
İnternette bir forumda izleyip de korkmayan kalmamış. Haydaaa! Hani iğrenç ötesi bir filmdi?
Açıkçası gidip gitmemekte kararsızım.
böyle konularla çok ilgilenmeyin psiko lojiniz bozulur.