Kayıtlar

Şubat, 2006 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

HİARRRGH!

Resim
Uzun zamandır blog'a yazmıyorum. Yazan yerlerim dergiye çalışıyor çünkü. 10 gündür, aralıksız. Biraz istim atayım diye buraya geldim. İyi mi ettim? Evet, evet iyi ettim! Kırdım çünkü kafayı, kırdım ama değdi. Bir dergi yaptık ki, mmh, barnaklarınızı yiyeceksiniz. Alın işte size, Level'ın sitesinden koymadan 2 gün önce kapağı da koyayım şuraya. Oooh! Bitiyor mu dergi bu gece? Hayır, daha dümbük Tuğbek'in donanımı var. Yani bu gece de sabahlıycaz. Yarın akşama kalabilir dergi, korkuyorum. Uyumak, film falan izlemek, masada yemek yemek istiyorum. Medeniyetin balından kaymağından yemek istiyorum. YİM olsam da ben de insanım, ühühüh! Hadi aslanım, hadi Sinanım, yörü. Yatmıycaz kalkıcaz, yatmıycaz kalkıcaz biticek... Gaydırı guppak cemileee! Notingen: Densizin birisi benim Level forum şifremi bulmuş her nasılsa, Cumartesi-Pazar günleri atılan hiçbir Blaxis nick'li mesaj bana ait değildir.

388@0

Resim
Az önce uzun zamandır beklediğim bir filmden geldim: Dabbe. Fiiii tarihinde bir kısmını izlediğim traji-komik bir Türk yapımı korku filminden sonra (Exorsist'in Türk versiyonu muydu neydi) hep düşünmüşümdür: Acaba ne zaman gerçek bir Türk yapımı korku filmi izleyeceğim? Veya, izleyebilecek miyim? Sanırım bu gece bu sorumun cevabını aldım. Sinemada arkamızda oturan ve her sahnede gülerek filmin içine etmeye başlayan güruhu "çocuklar ya izleyenlere saygı duyun, ya da çıkın" diye nazikçe susturduktan sonra, açıkçası, bayağı gerildim. Japon korku sinemasını pek sevmem, yönetmen Hasan Karacadağ'ın bazı filmlerin ekibinde önemli çalışmaları olduğunu bildiğim için filmde neyle karşılaşacağımı az çok tahmin ediyordum. Yine de filmin beni şaşırttığını söylemeliyim, hem olumlu, hem de olumsuz yönlerden. İlk önce negatif enerjiyi bir üstümden atayım: Filmdeki oyunculuk berbat. Hani ecnebilerin bir lafı vardır, "It sucks!" diye. İşte öylesine berbat. Bazı sahnelerde izl

Bir efsaneydi, efsaneydi Türk Telekom olmak!

TT hakkındaki saçmalıkları biriktirmek gibi bir misyon edindim sanki. Son birkaç gündür yurtdışı çıkışlarında yaşanan yavaşlık ve kopmalar az önce canıma tak etti ve Türk Telekom'u aradım. " Yurtdışı bağlantılarda sorun mu var " soruma " evet " cevabı almaya şaşırmadım. Sonuçta geçen ay başımıza gelenlerden sonra (bkz. Level Şubat - Bilen Adam) hiçbir şey beni şaşırtamazdı. Veya öyle mi? " Peki arızanın ne zaman giderileceğini biliyor musunuz?" soruma call-center görevlisinin cevabı beni benden aldı: " Arıza teknik bir arıza olduğu için zamanı değişebilir " Hmmmm.... Demek ki arıza teknik bir arızaymış. Ama teknik olmayan bir arıza olsa şappadanak cevap alacakmışım. "Türk Telekom'da teknik olmayan nasıl bir arıza oluşabilir" sorusu üzerine 2.5 dakikalık, uzun bir beyin fırtınası geçirdim: "Evet beyefendi. Şu anda organik bir arıza yaşıyoruz. Müdürümüzyurtdışı bağlantılarını diliyle kontrol ederken soğuktan yapıştı. 15 dakik

Katamari'yi seviyorlar

Resim
Zaman gayet efendi, kendi halinde akarken bir noktada internet icat oldu. Belki mertlik bozulmadı , ama tuhaf şeyler olmaya başladığını kabul etmek gerek. Nasıl olduğunu anlamadığımız şekilde bizim Mahir'in dünya çapında ünlenmesinden, birbirini hiç tanımayan yüzlerce insanın bir forumda kesin bir saat belirleyip New York'un en ünlü müzesinde "Burada domates satmalısınız!" diye bağırdıktan sonra deli gibi sağa sola koşturmalarına kadar tuhaf şeyler. Özellikle de işin içinde Japon icadı olan çekiç kafalı, 1 santimetre boyundaki ve işi gücü tuhaf şekilli bir topu yuvarlamak olan "Tüm Kozmoz'un Prensi" varsa, iş tamamen çığırından çıkabiliyor. Oynayan herkesin üzerinde bir şekilde etki bırakan Katamari Damacy oyunundan bahsediyorum. Ülkem insanları Knight Online'dan, PES'den, CS'den kafalarını kaldırsalar bile içinde top olan bu tür "gay" oyunları kabul edemeyecekleri için pek bilinmese de, Katamari Damacy çok üstün bir zeka ürünü bir

Uzman Sorusu: MGS filmini kim yönetecek?

Resim
Eninde sonunda bir Metal Gear Solid filmi çekilecek. Hideo Kojima henüz resmen kabul etmemiş olsa da, bu olacak. Hatta bir rivayete göre Konami filmin bir "beta" senaryosunu hazırladı ve çeşitli yönetmenlere göndermeye başladı bile. Yıllardır Snake'i kimin oynayacağını (ne!? filmde mi oynayacağım?!?) tartışıp duran bizler için bu iyi bir haber. Ama kötü haber tez duyulur kuralına uygun olarak, MGS filmi konusunda nette korkunç bir haber yayıldı: Filme yönetmen olarak Uwe Boll düşünülüyordu! O Uwe Boll ki ömrünü oyunların rezalet ötesi filmlerini yaparak, oyunların dünyanın gözünde daha da düşmesine adamış bir insan evladı, Metal Gear Solid gibi bir oyun olmaktan öte, bir efsane, derinliği ve kareografisiyle herhangi bir aksiyon filmini ona katlayan bir interaktif tecrübeyi çekecekti ha? "Uwe Boll" kimdir diyorsanız, bazı çalışmaları: House of the Dead (IMDB notu: 10 üzerinden 2.1), Alone in the Dark (IMDB notu: 10 üzerinden 2.2) ve Blood Rayne (IMDB notu: 10 üz

Benim hiç LEGO'm olmadı amca...

Resim
Biz LEGO Star Wars'a bu yılın "En hoş sürpriz oyunu" ödülünü vereduralım, yapımcı Traveller's Tales'in oyunun ikincisini yapmaya başladığı rivayetleri kulağımıza çalındı. Bu kez Episode 4-5 ve 6'yı konu alacak oyundaki ilginç bir yenilik de var: Topladığınız Lego parçalarıyla kendi araçlarınızı, uzay gemilerinizi ve hatta kendi Star Wars karakterlerinizi yapabileceksiniz. Nasıl garabet şeyler çıkacak ortaya merak ediyorum :) Küçükken hiç Lego'm olmadı ve bu yüzden inşaatlardaki Ytong'ları üstüste dizerek birşeyler yapmaya uğraşırdım. Fakirliğin gözü kör olsun! (nankör herifin tekiyim vesselam)

"Ekbenk! Vat e *********!!!"

"Bir gün bir Amerikalı, bir Japon, bir de Türk..." temalı Akbank reklamına uyuz olan benden başka birisi var mı? Amerika'lı teknolojiyi icat etmekle, Japon geliştirmekle övünürken Türk ne yapıyor? Sıfır çalışmayla, telefonla kredi almakla övünüyor. Sanki kredi alıp cayır cayır harcamak matah bir şeymiş gibi Türk'ün bir de "ohoo, bırakın bunları..." deyişi yok mu. Kap odunu makinistin yanına kadar kovala herifi! "Lütfen sayın ajanslar, reklamlarda verdiğiniz mesaja azıcık daha dikkat edin" diyeceğim burada, ama yarısı boşa gidecek... Bu arada yaz aylarından birinde (hepsi birbirine benziyor, karıştırıyorum) bir akşam üstü yorgunluk atmak için derginin karşısındaki pastanede otururken açılan ultra geyik sonucunda reklam dünyasının en iyileri ve en kötülerini seçmiştik. Uzun tartışmalar sonunda Fırat, Gorcan The Abi, Oğuz ve bendenizden oluşan yüksek konsorsiyum'a göre EN İYİ REKLAM: Regal (çataaaaa!) EN KÖTÜ REKLAM: Nazo meyva suları (var mı nazo

Tycoon deyip geçmeyin sakın!

Resim
Birden aklıma geldi: İki vakte kadar Tycoon City: New York adlı bir oyunla karşılaşabilirsiniz. Sakın ola ki adında "tycoon" geçiyor diye oynamamazlık etmeyin. Tam anlamıyla Sim City delilerini mest edecek bir oyun. Arabirimde ve kontrollerde getirdiği birkaç zekice numarayla oynanması inanılmaz kolaylıkta ve zevkli bir yapım. Yapanları bir önceki oyunu Monopoly Tycoon da çok iyiydi, Tycoon City de ondan aşağı kalmıyor. "Piyasadaki bunca güzel oyunun arasında" gözünüzden kaçabilir diye kısacık bahsedeyim istedim (sarkastik Blax ON. Yığdınız yine yılbaşına herşeyi, kuruttunuz bizi...)

You call me a boy, "Fanboy" ?

Son bir yıldır birileri bangır bangır bağırıyor: "PC oyunculuğunun sonuna geldik! Yeni konsollar PC'lerin canına ot tıkayacak!" diye. İlk başlarda içimden gülümseyerek dinliyordum bunları. Ama baktılar PC'ciler de "hıhı, evet, haklısınız galiba" demeye başladı, seslerini yükseltmeye başladılar. Bunları hem Türkiye, hem de yabancı forunlarda görebilirsiniz. "Fanboy" denilen, bir konsola takıntılı olup, diğer her şeyi düşman olarak görenler işte bunlar. Ama aralarında oyun piyasasını sıkı takip edip PC oyunculuğunun sonunu gördüğünü düşünenler de var. Ve bazıları insanları kendilerine inandırabiliyor... Peki haklılar mı? Hayır, hem de kesinlikle hayır. Sektörü bildiğini zanneden ama aslında yüzeysel bakan birisinin savları şunlar olacaktır: A- Konsollar artık oyun piyasasını yönetiyor. Piyasanın %80'i konsolların elinde. PC sadece %20'ye sahip ve yapımcılar için giderek çekiciliğini yitiriyor. B- 144 milyon kişinin konsolu var. C- Fiyat konu

Yorum yazarsanız klavyenize ne olur?

Ey ruh! Eğer geldiysen iki kalem yorum yaz (comment). Kendi kendime mi konuşuyorum diye merak ediyorum!

Please Insert Coin Into Your Xbox 360

Resim
"Dijital oyun dağıtımı sistemleri" (digital distribution) geliştikçe orijinal oyunlara sorunsuz ulaşmanın yolları artıyor (bkz. gümrükte oyunlara tekme tokat girişen memurlar). Ama geniş bant internet ve yarı yarıya dijitalleşmiş yaşamlarımızda hiç akla gelmedik bir şey oldu: Microsoft'un Xbox 360'sında bu dijital dağıtımın çok ilgi çekici bir retro versiyonu hayata geçti. Nasıl mı? Şöyle; biliyorsunuz Xbox ve Xbox 360'ın Live! adı altında çok gelişmiş bir online sistemi var. Buradan Xbox 360'ında harddisk bulunan (şanslı azınlık ötesi insanlar) shareware oyunlar ve çıkmamış oyunların demolarını indirebiliyor. Çok yakın zamanda bunlara eski ve popüler oyunların çok ucuz versiyonları da eklenecek. Gauntlet ve Street Fighter 2 Capcom tarafından Xbox Live Arcade'e uyarlanacak ilk oyunlar. Bu oyunları isterseniz 5 dolara 360'ınıza (360'ınız??? beni de çağırın!) indirebileceksiniz. İsterseniz de (şimdi sıkı durun) çeyrek dolara oyunu kaybedene kadar vey

S.T.A.L.K.E.R.'ın yalan olması mümkün mü?

Resim
Burada oyunlar ve dergi ile ilgili konuların haricinde yazacağım diye düşünüyordum ama bütün gün insanın gözünün önünde olunca bu pek mümkün olmuyor. 2 gün önce gözüme çarpan bir "firma içinden çok gizli bir sızıntı"da, STALKER'ın (noktasız yazıyorum diye kusuruma bakmazsınız umarım) yapımcı ekibi GSC'nin yıllardır herkesi kandırdığı ve oyun motorunun hala bitirilmekten çok uzak olduğunu okudum. GSC son zamanlarda yapım ekibinden birçok kişiyi işten çıkartmış ve daha da kötüsü, STALKER'ın yapım aşamasıyla ilgili doğru düzgün dokümanlama yapmadıklarından oyunun dağıtım hakları elinde olan THQ, oyunu alıp başka bir yapım ekibine de veremiyormuş. GSC'den kuş uçuran kişi "şu anda bu projeyi kimse bitiremez, program kodları bile param parça halde" diyordu. Bu haberden 24 saat sonra tüm basına GSC'den gönderilen resmi bir e-posta ve oyunla ilgili bu rivayetleri yalanladı. 40 kişilik ekipten sadece 5'inin işten çıkartıldığı, işten çıkartılanların d