Kayıtlar

2007 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

“Bunu yaptık mı gerçekten?”

Resim
Öğle yemeğinde Serpil’e tekrar sorma ihtiyacı hissettim. İki gece önce, 10 yıllık tazminatlarımızı yatırdığımız kağıtlar, koca rotatif baskı ünitesinin bir ucundan 1 tonluk rulo halinde girip, üst üste yığılmış, boyumdan uzun OyunGezer formaları olarak birikirken Erden’e de sorma ihtiyacı hissetmiştim. Bir hafta önce, son tashihten geçen ilk sayfalar MATBAAYA GİDECEKLER klasörüne düştüğünde Tuğbek’e de sorma ihtiyacı hissetmiştim. Onbeş gün önce kapağı yapıp siteye koyduğumuzda da… 28 gün önce OyunGezer’in sitesini okuyucularımızın ziyaretine açtığımızda da… Eylül’ün son haftası elektriği, suyu, interneti çalışan ofisimizde ilk akşam yemeğimizi yediğimizde de… Bir buçuk ay önce, ofisi 2 ay erkenden tutmaya karar verdiğimizde de… İki ay önce cebimizdeki paranın, dergiyi çıkartmamıza ucu ucuna yeteceğini bile bile istifa imzalarımızı atarken de… Ağustos’un son haftası, en ünlü profiterollerin membaı olan Pera pastanesinde, kendi yolumuzdan gitmeye karar verip, bizi seven okuyucularımız,

Ooops!... Duyuru 3

E tabii dergiye daldık, yapmam gereken son duyuruyu unuttum: Level'ın en eski ve sevilen yazar kardeşliği Gökhan & Batu ilk sayımızda "konuk yazar" olarak yerini alacak. Sevenlerine duyurulur :)

Hepimizin bayramını kutlarım!

Sevgili arkadaşlar. Tüm Oyungezer ekibi adına buraya yazıyorum, çünkü diğerleri dergiyi ay başına yetiştirmek için bitap düşmüş durumdalar ve görev bana kaldı :) Ekip olarak, iyi ve kötü günümüzde bizimle birlikte olan sizlerin Ramazan bayramını kutluyoruz. Şekeri fazla kaçırmayın!

2. Duyuru

CDOyun dergisini takip edenlerin çok iyi tanıdığı Göktuğ 'un sevilen köşesi N.E.M ., Oyungezer dergisiyle birlikte geri dönüyor! Göktuğ Oyungezer'de yazılarıyla daha aktif bir şekilde yer alacak.

1. duyuru

Bir önceki blog girdimde, sizlere yakın zamanda birkaç ufak sürpriz haberimiz olacağını çıtlatmıştım. İşte o haberlerin ilki...

Haberi yaymak

Vogel-Burda kapandıktan sonra Oyungezer dergisini kurarak, kendi ayaklarımız üstünde durma kararını verdiğimizi açıklamamızın üstünden neredeyse bir buçuk ay geçti. Bu zaman içerisinde çok adım attık: Ofisimizi tuttuk, Oyungezer isminin patentini aldık, muhasebe ve kanuni işlerimizi, kağıt ve matbaa işlerimizi büyük ölçüde hallettik. 45 gündür hem yorumlarıyla, hem de varlıklarıyla bizimle birlikte olan siz okuyucularımıza teşekkür etmek istiyorum. Yazılarıyla, çizimleriyle ve başka şekillerde destek olmak istediğini söyleyen herkese teşekkürler. Siz olmasanız, daha ilk günlerden moralimiz sıfıra inerdi. Ama daha işin çok başındayız. Ve çok daha fazla tanıtıma ihtiyacımız var. Daha önce de belirtmiştim, bağımsız bir yayın çıkartmak çok zor. Ve Oyungezer'in hayatına devam edip etmeyeceği ilk üç sayısının satışına göre belli olacak. Hedefimiz 12.000'in üstünde bir satışa ulaşmak, ki yeni bir dergi için bu çok zor bir hedef. Ama ulaşılabilir. O yüzden, sesimizi, varlığımızı herk

OyunGezer.com (daha beta, canııım!) açıldı!

Şu saat itibariyle, sitemiz açılmış durumda. Gerçi hala beta aşamasındayız ve bu aşamadan çıkmamız 3 ayı bulacak, arabirim ve grafik tasarım yok. Ama madem "forum gibi forum" istediniz, buyrun içeri... http://www.oyungezer.com.tr/

Yeni sloganımız ne olsun?

Bir derginin ismi kadar, isminin üstünde bulunan sloganı da önemlidir. Bayide görenlerin derginin tonunu ve içeriğini anlayacakları bir slogan olmalı. Çarpıcı, akılda kalıcı ve etkileyici olmalı. Ve bu kararı vermek için, uzun süre düşünmeli. Şu ana kadarki koşturmacamız içinde, bu sloganı düşünecek vaktimiz olmadı ne yazık ki. Ama bir noktada kafa yormamız gerekecekti ve sizlerden o noktada bize yardım istiyoruz. Tavsiye ettiğiniz isimlerle, bizim düşündüğümüz ismi değiştirdiniz. Şimdi de yeni dergimiz Oyungezer 'in sloganı için bir beyin fırtınası bekliyoruz sizden. Haydi bakalım, nasıl fikirler çıkacak sizlerden Not: "Derginin sloganı da ne ola ki?" diyorsanız, Level'ın sloganı, logonun üstünde yazan "Türkiye'nin en çok satan oyun dergisi" idi.

Haftanın zaman katili: Jets'n'Guns

Resim
Sabah sabah Fabuloso! Hızlı bir update yapayım dedim derginin durumuyla ilgili de (saat: 04:56) Web sitesi ve forum: Yapım aşamasında. Dergi: az sayıda kanuni işlem kaldı. Kesemize uygun matbaa ve kağıt bulmak tahmin ettiğimizden zormuş! (Mani, mani, manniiii! diye dolaşıyorlar da ortalıkta :) *** Evet, update bu kadar. Gelelim bu haftanın zaman katiline: Son 1 aydır MoH: Airborne ve Bioshock gibi güzeller arasında "ehi mehi" diye gidip gelirken, bir ufaklık da zamanımı çalıyordu: Jets and Guns. Gold Edition'ı da piyasaya çıkan bu "indie" yapım oyun, bana Amiga zamanlarından beri hasret kaldığım bir tadı yaşattı: Kaliteli, her öldüğünüzde sinirden masayı yumrukladığınız bir shoot'em'up oynamayı. Jets'n'Guns, yeni jenerasyonun " abaooov bu neymiş ?!" diyerek kaçtığı (başka şeyler söyleyerek de kaçıyor olabilirler, kuşak farkından ben bilemem) soldan sağa uçarak önünüze geleni vurduğunuz klasik bir shoot'em'up. Ama benzeri hemen

Anime, çizgi film değildir!

Resim
Zaten kanımda vardı anime sevgisi... Ama geçtiğimiz 4-5 ay içinde öyle bir hale geldi ki, artık TV'ye baktığım zamanlarında %80'i anime, %20'si de bilimum dizi izleyerek geçiyor. Ne kötü bir şeymiş canım 1MBit sınırsız internet :) Seversiniz, veya sevmezsiniz o ayrı bir konu. Ama Anime'ler "koca gözlü, Japon'a benzemeyen Japon'ların olduğu, savaşan iki karakterin aralarındaki 3 metrelik mesafeyi koşarak 20 dakikada alabilme yeteneği olduğu çizgi filmler" değiller. Şey, tamam, bazı yönlerden öyle gözükebilir tam anlamıyla içine girmediğinizde. Ancak Japon'ların o zengin kültürlerini, derin ahlaki değerlerini, mitolojilerini içeren ve pek çoğu insanoğlunun varoluş sebeplerini kurcalayan bu "çizgi-film"ler, sadece Pokemon'la karşılaşıp da beğenmemiş olanları yakalarından çekip bir daha bırakmayabilir. Peki nereden başlamalı? Açıkçası 1970'lerin başından beri gelişen ve olgunluğa ulaşmış bir sanat dalı Anime'ler ve "benim&quo

Gezmeye çıkıyoruz...

Resim
...hep birlikte... ...Allah yolumuzu açık etsin!

Lütfen yapmayın...

Sevgili arkadaşlar, bazılarınızın forumlarda ve mesajlarda Level'da kalan arkadaşlarımıza yönelik rencide edici yazılar yazıldığını görüyorum. Lütfen bunu yapmayın. Bizler nasıl ekonomik olarak zorluk çekiyorsak ve geleceğimizden endişe duyuyorsak, onlar da manevi olarak çok zorluk çekiyorlar yeni yönetim ve büyük şirket içine entegre olma konusunda ve benzer bir endişeyi paylaşıyorlar... Dergi aleyhine gelecek eleştirilerin, üst yönetimden nasıl tepki alabileceğinden korktuklarından biraz sert ve politik davranıyorlar. Onlar hala arkadaşımız... Kendilerine bir şans verildi ve bu şansı en iyi şekilde kullanmak istiyorlar. Sizden ricam, lütfen Level'da kalan, 10 yıllık bir emek birikimini ayakta tutmak için çalışan arkadaşlarımızı kırıcı bir şey yapmamanızdır. Özellikle de Rocko'yu. Yıllarca hiçbir karşılık beklemeden forumlara ve dergiye emek sarf etti Şefik. Bizim ayrılışımız sürecinde yaptığı bazı şeyler yanlış olabilir, ama unutmayın ki sonuçta bir iş yapıyoruz. Duygusal

İlk 11

Eh, 240 mesajı kaldıramıyor tabii Blooger'ın mesaj penceresi... İsim tavsiyesinde bulunan herkese çok teşekkür ediyorum arkadaşlar. Gerçekten güzel isimler vardı, hatta o kadar güzel öneriler vardı ki, üstünde karar kıldığımız ismi değiştirdik :) Ama artık isim sabitlendi, gelecek hafta sonuna doğru açıklayacağız inşallah. Son birkaç gündür bloglarımızda bizden yana aktivite olmamasının sebebi, dergi kurmak için 36 yere 190 çeşit (rakamlar kesin olmayabilir .) resmi belge yetiştirmek gerektiğinden birkaç ayrı koldan çalışıyor olmamız. Herkes "zor olacak, zor olacak yeni dergi kurmak, deli misiniz?" dese de, inatla yolumuza devam ediyoruz. Bakalım, Allah'tan hayırlısı. *** Peki bu post'un başlığı neden "İlk 11"? Çünkü bu saat itibariyle yeni dergiye baş koyan herkes kesinleşti. Yeni derginin yazarları: Ben (hadi ya?) Berkant Akarcan Erce Güven Erdem Madaralı Eren Okka Eser Güven Göker Nurbeyler Göktuğ Yüksel Güven Çatak Jesuskane MegaEmin Mehmet Kentel Ol

Yeni dergimizin ismi

Level'dan ayrılıp yeni bir dergi kurma aşamasında bize destek sözü veren / vermeyen herkese teşekkür ediyorum. Şu anda çalışmalarımız devam ediyor, ama herşeye sıfırdan başladığımız için beklediğimizden uzun sürüyor (mobilya, taşınma, ofis bulma vs.). Bu noktada sizden iki ufak ricam var: Birincisi, bizlerin yeni, çok daha dinamik, Türk oyuncusuyla içiçe bir ruh taşıyan ve Türkiye'deki oyun sektörünün gelişmesinde çok daha aktif rol oynayacak bir dergi çalışması içinde olduğumuzu, tanıdığınız ve oyunla ilgisi olan her kese, her web sitesine, her foruma duyurmanız. Dergimizin ayakta kalıp kalmayacağını ilk üç sayısının satışı belirleyecek çünkü ve en büyük sorunumuz, tanıtım ve efektif bir dağıtım. Dağıtım işini bize bırakın, tanıtım konusunda yardımlarınızı bekliyoruz ama :) İkincisi de, yeni dergimizin ismi. Şu anda aklımızda aday isimler var (ismi kesinleştirmeden ne olduklarını sormayın, söylemeyeceğiz), ancak bu noktada sizlerden de tavsiye almak istiyoruz. Yeni, dinamik ve

Bioshock ve mahzunları

Dün akşam son Level'ımı aldım da, bu ay yazdığım Bioshock yazısının, ayın 14'ünde aldığım Level'ın satış haberinin şokunun etkisinde yazıldığından bolca tashih ve anlam hatasıyla dolu olduğunu gördüm. Bunun için sizden af diliyorum, takdir edersiniz ki beynimle klavyem arasındaki iletişim ayın son iki haftasına kadar bayağı bir kopuktu :) Bir diğer büyük hata ise, Mehmet'in aylardır büyük bir hevesle yazmak istediği "Oyunlarda Anlam Arayışları" makalesinin altında Serpil'in isminin çıkmış olması. Hayır efendim, o yazı her yönüyle Mehmet Kentel'e aittir. Adamın dergideki ilk yazısının altına da başkasının ismini atmıştım zaten, bakalım beni nasıl affedecek.

Vogel, artık uçmuyor...

Boğazımda bir yumru var sanki... Bu sabahtan beri hayal aleminde gibiyim... Dile bile kolay değil, 10 yıl! 10 yıldır emeğimi verdiğim, bazen kendi evimden çok sevdiğim, kendi evimden çok güvende hissettiğim ve zaman geçirdiğim işyerim, artık yok. Vogel, Almanca "kuş" demek. bugüne değin tam 11 yıldır bağımsız yayıncılığın Türkiye'deki kalesi gibiydi, 50'den fazla çalışanıyla. Ama şartlar son 1 yıldır çok kötü ve bunu sizlere yazılarımızda yansıtmasak, hazırladığımız derginin kalitesini sürekli yüksek tutarak hissettirmesek de, dergicilik giderek ölüyor. Ve bu ölümden, benim ikinci evim de nasibini aldı bugün... Hem de zamansız bir şekilde. Söyleyecek çok şey var, ama söylemeye gerek yok. Sabahtan beri hayal aleminde gibiyim demiştim... Oda oda dolaşıp herkesle vedalaştım. Hep derler ya, "insanlar bir şeyin değerini ancak kaybettiklerinde anlar" diye, bunu bizzat insanların gözlerinde gördüm bugün. Bu çatı altındaki dostluğu, bu çatı altındaki samimiyeti, bu

Bayramınız kutlu olsun!

Hepimizin 30 Ağustos zafer bayramınız kutlu olsun! Bazen bu güzel ülkenin hangi zorluklarla bize emanet edildiğini unutuveriyoruz. Daima hatırlamamız dileğiyle.

Yağmur

İki gündür durmaksızın yağan destek mailleriniz için teşekkür ediyorum. Umuyorum, yeni dergi kararı hepimiz için hayırlı olur. Bizim için serbestçe çalışabileceğimiz yeni bir ortam, sizin için okumaya değer güzel bir dergi olur... Şirket içinde veda turlarına bugün başladım ve hemen herkesten aldığım güzel tepkiler beni çok daha fazla motive etti. Umarım Allah yüzümüzü kara çıkartmaz...

Yol ayrımı

Hiç, ama hiç kolay olmayan bir yol ayrımı daha çıkardı hayat karşıma. Şimdiye kadar çıkmış ayrımların çoğunda doğru olanı seçmeyi başarmıştım Allah'ıma çok şükür. Ancak, 9 yıl boyunca, kendi ellerimle, bir avuç vefalı insanla birlikte büyüttüğüm Level'ı bırakmak, vereceğim en zor kararlardan birisi olacak. Neden Level'ı bırakmayı düşünüyorum? Çünkü 9 yıldır bünyesinde çalıştığım Vogel-Burda Medya artık yok. CHIP ve Level dergilerinin isim haklarını ise Doğan-Burda satın aldı. Bizi biz, Level'ı Level yapan sıcak bir odamız olmayacak artık. Her aklına estiğinde Mehmet, Berkant "sabahlamaya gelebilir miyiz Sinan?" diyemeyecek veya iki yıl önce yine bir Ağustos günü Level'dan ayrılan Berker "hacı, kahveni içmeye geliyorum!" diyemeyecek (gerçi 8 aydır demiyor zaten, eşşek herif!". Level Cup'larda kahkaha ve küfürler havada uçuşmayacak (evet, biz de küfür ediyoruz, hem de en usturuplusundan :) . Tuğbek ve Serpil olmayacak. Level'ı Level ya

HAFTANIN OYUNU (6-12 Ağustos)

Resim
Yok kardeşim... Yaprak kımıldamıyor piyasada. Alın size bu hafta çıkacak oyunlar, ama çok bir şey de beklemeyin. Haftanın oyunu ise, biraz aşağıda: PC Top Trumps: Horror and Predators - Kart oyunu Two Worlds - Rol yapma oyunu Attack on Pearl Harbor - Aksiyon PS2 American Chopper 2: Full Throttle - Yarış Impossible Mission - Aksiyon Top Trumps: Horror and Predators - Kart Oyunu Xbox 360 MotoGP '07 - Yarış Wii Boogie - Müzik oyunu Ultimate Duck Hunting - Avcılık Trauma Center: Second Opinion - Simulasyon PSP Harvest Moon: Boy & Girl - Eğlence Tomb Raider: Anniversary - Aksiyon, adventure DS GoPets: Vacation Island - Eğlence Glory Days 2: Brotherhood of Men - Aksiyon Mega Man Star Force - Aksiyon Purr Pals - Eğlence Super Fruitfall - Zeka Top Trumps: Horror and Predators - Kart oyunu VEE, BU HAFTANIN OYUNU: MOTOGP '07 (Xbox 360) Xbox 360'ı olan şanslı azınlık, bu haftayı tüm zamanların en iyi motorsiklet yarış oyunlarından birisi olan MotoGP'nin yeni

I’m back!

Uzzuuun bir aradan sonra blog’umu özlediğimi fark ettim. Bu arada evlenmişim, dergiyle ilgili birkaç projeyi harekete geçirmişim, ama genel olarak tembellik etmişim. Bundan sonra fırsat buldukça blog’umu beslemeye yeniden başlıyorum… Arada bir uğrarsınız, değil mi? Bu aralar hiç, ama hiçbir şey çıkmıyor yeni oyun namına. Bu sayının giriş sayısında “oyun kuraklığından” bahsederken, Ağustos’un ilk yarısının Temmuz’dan beter olacağını da söylemiştim zaten. Ancaaak, 21 Ağustos’ta oyun sağanağı başlıyor. Yani şimdiden kumbaraları okşamaya başlayın, PC’ciler için upgrade, konsolcular için bir yeni nesil alma zamanı kapıda! Evet, bence de hoş bulduk!

Uyyyku uyku... Bütün istediğim buydu...

Resim
Sevgili dostlar. Aylardır burayı ihmal ettim. Küstürdüm. Bir kısmınız kaldı geriye. Hatta belki de kendi kendime konuşuyorumdur. Ama özel hayatımla ilgili önemli bir karar almıştım ve bu kararımı uygulamak zamanımdan büyük ölçüde çalacaktı. Buna razıydım. Olmalıydım. Pazar gecesi pazar gecesi de söyleyecek önemli bir şeyim olduğundan gelmedim. Level Forumlarında STALKER başlığına cevap yetiştirirken kendi imzama tıkladım, utandım. Bari az önce duyduğum bir şeyi söyleyip, hepinizi derinden sarsıp, öyle yatayım istedim: Bazı halk pazarlarımızda bir şeyler ters gidiyormuş. Gariban hamster'ları sapsarıya boyayıp, sırtına ve kuyruğuna da siyah bir çizgi atanlar varmış. Niye mi? Küçük çocuklara "Pikaçu" satmak için tabii ki! Eğer bu doğru ise, ben şu sağdaki galakside ineyim şoför bey! Ama önce gülme krizim geçsin! Pikaçu ha? HAHAAHAHAH!