3. Gün - Twitter

Facebook bilgisayar başındaykenki zehirimse, Twitter da mobil iken kaçış alanımdır. Eskiden insanları gözlemlemek keyif verirdi bana ama akıllı telefon aldığımdan beri her boş anımda Twitter'a bakarım.

Bugün pek az tanıdığım 20 kadar insanla aynı masada 4 saat kadar yer aldığım bir ortamdaydım. Normalde iki saat sosyalleşiyorsam, iki saat telefonumdan Twitter mesajlarını ve bunlardan ilgimi çeken linkleri okumakla geçirirdim. Bugün bu opsiyonum olmadığı için insanlarla daha fazla sosyalleşme imkanı buldum. Hoşuma gitti, kafa dengi oluyor bu insanlar :)

Ha, arada çayın tazelenmesini beklerken teknoloji sitelerine falan girip vakit geçirdiğim oldu, olmadı değil :) Ama Twitter'ım olsaydı, bir o kadar zaman da Twitter'da geçirirdim. Ayrıca, her boş anda "Twitter'a bakmalıyım!" gibi bir  zorunluluk hissetmenin beni ne kadar rahatsız ettiğini farketmiş bulunmaktayım. "Şey"lerin beni yönetmesinden hiç hazzetmem. Sırf bu huyum yüzünden tak diye sigarayı bırakmış adamım ben!
Bilgisayarı açtığımda boş vakit geçirmek için girdiğim siteler yine elimin altında: Ekşi Sözlük, bilimum oyun içerik siteleri, haber siteleri, 9GAG... Ama hiçbiri beni 10-15 dakikadan fazla oyalayamıyordu, eninde sonunda "bakalım kim ne diyor?" baskısı buradan farklı vakit öldürücü, eğlenceli ama verimlilik katledici siteye yönlenmemi sağlıyordu. Facebook'a girmeyerek henüz bilmediğim gereksiz sitelerle bağımı kestim.
Ha, bu aynı zamanda, işime yarayabilecek, işimde veya özel hayatımda yer alabilecek gerçekten işe yarayan kaynakların da şans eseri gözümün önüne gelmesini engelliyor. Ama tamamen bilimsel olmayan yollarla yaptığım bir gözlem sonucu, Facebook'tan tıkladığım 100 linkten ancak 5'inin işe yarar bir siteye beni yönlendirdiğini, diğer 95'inin sadece vakit öldürdüğünü, en tehlikelisi de bunu yaparken "vaktini faydalı geçiriyorsun" diye düşündürttüğünü biliyorum.

Yıllardır şüphelendiğim bir gerçek de su yüzüne çıkmaya başladı: Ben düşüncelerimi ve beğendiğim/beğenmediğim şeyleri etrafımdaki insanlarla paylaşmayı çok severim. Twitter ve özellikle de Facebook bu paylaşımcı ruhumu beslememe ve daha çok insana anında ulaşmama vesile oldukları için hayatıma hızla entegre olmuşlardı. Ancak, bunun getirdiği bir yan etki de var: Yazı yazmak için belli bir enerji gerek. Yaratıcı bir enerji bu. Ve Twitter her ne kadar kısacık mesajlarla olursa olsun, Facebook da her ne kadar hızlı ve yüzeysel olursa olsun, bu enerjimi emiyor gibi geliyordu bana.


Ha, bir not olarak, yıllardan beri ilk kez gelecek ayın dergisindeki yazılarımın %80'ini ayın daha yarısı olmadan vermek üzereyim. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Anime, çizgi film değildir!

388@0

12'den 20. Güne Zıplayış