Ülkelere göre oyun dünyası
Aşağıdaki yazıyı bu ayki Had Safhada için yazmıştım, ama yarım saatte biten bu yazıyı hiç beğenmedim ve dergiden çıkarttım. Bu yüzden Ocak'ta Had Safhada bölümünde bir boşluk görürseniz şaşırmayın :)
ÜLKELERE GÖRE OYUN DÜNYASI
ABD: Oyun sektörünün iki kalbinden birisi burada atmakta (diğeri de Japonya’da). Sık sık ABD yapımı oyunlarda “kültür emperyalizmi” olduğundan şikayet ediyoruz, ama adamların fast-food’undan TV dizilerine, kıyafetlerinden müziğine kadar her şeyde var bu durum. Oyunlar da bundan nasibini alıyor ne yazık ki. Ama sektörün en büyük para kaynağı olduğu için, en yetenekli oyun yapımcılarını, haliyle en iyi oyunların yapımını elinde bulunduruyorlar.
JAPONYA: Japonların oyun dünyası ise bambaşka. Muhtemelen adını dahi duymadığınız bir düzine yeni oyun çıkar bu tuhaf memlekette. Sony ve Nintendo’nun ana vatanı olduğu için, içinde konsol olmayan bir ev yok gibi. Anime kültürü oyunlarıyla ister istemez karıştığından, bu kültürden hoşlanmayan oyuncular köşe bucak saklanır Japon oyunlarından. Ama bir kez sevmeye başlarsanız Japon oyunu, bağımlısı olursunuz. Oyunlarda şiddetten çok arkadaşlık, sevgi, dünyaya önem verme, gelecek nesillere öğüt verme, hayatın anlamı gibi öğelere önem verirler. O şirin grafiklerinden beklemeyeceğiniz derinlikte hikâyeleri vardır oyunların genellikle.
FRANSA: Bir ara birbirinden iğreti adventure oyunlarından başka bir şey çıkmazdı bu ülkeden. Son Fransız hükümeti destekledi ve bazı Fransız firmaları “yür ya kulum” moduna girdi. Bunların başında da Ubisoft gelmekte. Kanada’da ve Şangay’da kocaman iki bina kiralayan Ubi, tüm oyun yapım ekiplerini buralarda çalıştırmakta. Ubisoft olmasa Fransa’da yine iğreti adventure oyunlarından başka bir şey çıkmazdı diyor ve geçiyorum…. Dö la dö la dö…
ALMANYA: Tuhaf bir memlekettir. Dünyanın en güçlü PC oyun sektörüne sahip olsa da, sürekli oyunlarla ilgili bir şeyleri yasaklar Alman hükümeti. En son, şiddet içeren tüm oyunların yasaklanması gündeme geldi. Ansiklopedi gibi oyun dergileri vardır. Her iki Alman oyunundan birisinin “şehir veya kasaba kurma stratejisi olmak zorundadır” diye bir kural olduğundan şüpheleniyorum.
RUSYA: Bizdeki kopya oyun sektörü kötü mü zannediyorsunuz? Bir de şunu dinleyin: Rusya’da kopya oyun sektörü o kadar beter durumda ki, ne hükümet, ne de oyun yapımcıları onların bileğini bükemediğinden, ellerini öpmeye karar verdiler. Evet, artık tüm dükkanlarda orijinal oyunlarla birlikte kopya oyunlar yan yana satılmakta. Orijinal oyunları kopyalarla rekabet edebilmesi için de ilginç bir yöntem geliştirildi: DVD kutusuz satılan oyunların fiyatı, CD başına belirleniyor. Bir CD’lik oyunlar 5 dolarken, dört CD’lik bir oyunun orijinal fiyatı 20 dolar. Rusya’da çıkan tüm oyunlardan İngilizce opsiyonu bu yüzden çıkartılıyor ki, oradaki açık gözler 5 dolara aldığı orijinal oyunu Türkiye gibi komşu ülkelere 50 dolardan satmasın.
İNGİLTERE: Avrupa’daki oyun piyasasının kalbi konumunda. Oyun sektörü bakımından ABD’den çok da farkı yok. Türkiye’ye de orijinal oyunlar buradan gelir.
GÜNEY KORE: Şöyle bir gerçek var kabul etmemiz gereken: Güney Kore’liler manyak. Kesinlikle normal değiller. Söyleyin bana, hangi ülkede 24 saat yayın yapan bir “Starcraft maçları” konulu televizyon kanalı vardır? Hangi ülkede, “oyun turnuvalarında ülkesini çok iyi temsil ettiği için” bir oyuncu askerden muaf tutulmuştur? Hangi ülkede her 15 günde bir yeni bir devasa online oyun çıkar? Şaşırmış bu Güney Koreliler canım!
ÇİN: 1.5 milyar insanı klavye başına koysanız, hepsi rastgele bir şekilde tuşlara bassa, birisinin çalışan bir oyun programlaması ihtimali… Yok tabii ki. Ama bu kadar kalabalık bir ülke, her alanda olduğu gibi, oyun sektöründe de dünyayı tehdit etmeye başladı. Hızla zenginleşen, hızla internet ağını genişleten ülkede, hem oyun oynayan, hem de oyun hazırlayan korkunç bir güruh var. Oyun yapımı konusunda kendilerini o kadar hızla geliştiriyorlar ve oyun yapım maliyetleri de o kadar düşük ki, birçok büyük batılı firma, oyunlarını Çin’de yaptırmanın yollarını arıyor. Örneğin, Ubisoft’un ikinci büyük stüdyosu da Çin’de. Bizim Türk yapımı Hükümran Senfoni’nin oyun içi karakter ve animasyonlarını da bir Çin firması taşeron olarak yapmakta.
İRAN: Hiç aklınıza gelir miydi, İran’da Türkiye’deki kadar, hatta daha aktif bir oyun sektörü olabileceği? Ama öyle. Onlarda da World Cyber Games düzenleniyor, tüm Arap ülkelerine satılan en az bir oyun çıkıyor her yıl. En başarılı oyunları da, İran’ın gizemli geçmişini araştıran iki gazeteci olan Arashk ve Leyla’nın maceralarını konu alan Quest of Persia serisi. Yalnız İran’lılar Prince of Persia’dan pek hoşlanmıyor ve oyundaki atmosferin İran’ı değil, daha çok Arap havasını taşıdığını düşünüyorlar. İlginç, demek ki kumdan yaratıklar dolaşıyor Arap çöllerinde.
TÜRKİYE: Şu ana kadar yaklaşık bir düzine olan “ticari” Türk oyunlarını ilk görüşte tanımak çok kolay. Oyunda, içinde televizyon olan ilk odaya girin. Eğer TV’nin üstünde dantelli örtü varsa, evet, elinizdeki Türk yapımı bir oyundur. Her ne kadar Türkiye içinde üretiliyor olmasa da, bu özelliği Crysis’te de görmek istiyoruz. TV’yi oyun içinde koyacak yer bulunamazsa, dantelli örtüleri uzaylıların “ExoSkeleton”larının üstüne de serebiliriz. Her türlü…
ABD: Oyun sektörünün iki kalbinden birisi burada atmakta (diğeri de Japonya’da). Sık sık ABD yapımı oyunlarda “kültür emperyalizmi” olduğundan şikayet ediyoruz, ama adamların fast-food’undan TV dizilerine, kıyafetlerinden müziğine kadar her şeyde var bu durum. Oyunlar da bundan nasibini alıyor ne yazık ki. Ama sektörün en büyük para kaynağı olduğu için, en yetenekli oyun yapımcılarını, haliyle en iyi oyunların yapımını elinde bulunduruyorlar.
JAPONYA: Japonların oyun dünyası ise bambaşka. Muhtemelen adını dahi duymadığınız bir düzine yeni oyun çıkar bu tuhaf memlekette. Sony ve Nintendo’nun ana vatanı olduğu için, içinde konsol olmayan bir ev yok gibi. Anime kültürü oyunlarıyla ister istemez karıştığından, bu kültürden hoşlanmayan oyuncular köşe bucak saklanır Japon oyunlarından. Ama bir kez sevmeye başlarsanız Japon oyunu, bağımlısı olursunuz. Oyunlarda şiddetten çok arkadaşlık, sevgi, dünyaya önem verme, gelecek nesillere öğüt verme, hayatın anlamı gibi öğelere önem verirler. O şirin grafiklerinden beklemeyeceğiniz derinlikte hikâyeleri vardır oyunların genellikle.
FRANSA: Bir ara birbirinden iğreti adventure oyunlarından başka bir şey çıkmazdı bu ülkeden. Son Fransız hükümeti destekledi ve bazı Fransız firmaları “yür ya kulum” moduna girdi. Bunların başında da Ubisoft gelmekte. Kanada’da ve Şangay’da kocaman iki bina kiralayan Ubi, tüm oyun yapım ekiplerini buralarda çalıştırmakta. Ubisoft olmasa Fransa’da yine iğreti adventure oyunlarından başka bir şey çıkmazdı diyor ve geçiyorum…. Dö la dö la dö…
ALMANYA: Tuhaf bir memlekettir. Dünyanın en güçlü PC oyun sektörüne sahip olsa da, sürekli oyunlarla ilgili bir şeyleri yasaklar Alman hükümeti. En son, şiddet içeren tüm oyunların yasaklanması gündeme geldi. Ansiklopedi gibi oyun dergileri vardır. Her iki Alman oyunundan birisinin “şehir veya kasaba kurma stratejisi olmak zorundadır” diye bir kural olduğundan şüpheleniyorum.
RUSYA: Bizdeki kopya oyun sektörü kötü mü zannediyorsunuz? Bir de şunu dinleyin: Rusya’da kopya oyun sektörü o kadar beter durumda ki, ne hükümet, ne de oyun yapımcıları onların bileğini bükemediğinden, ellerini öpmeye karar verdiler. Evet, artık tüm dükkanlarda orijinal oyunlarla birlikte kopya oyunlar yan yana satılmakta. Orijinal oyunları kopyalarla rekabet edebilmesi için de ilginç bir yöntem geliştirildi: DVD kutusuz satılan oyunların fiyatı, CD başına belirleniyor. Bir CD’lik oyunlar 5 dolarken, dört CD’lik bir oyunun orijinal fiyatı 20 dolar. Rusya’da çıkan tüm oyunlardan İngilizce opsiyonu bu yüzden çıkartılıyor ki, oradaki açık gözler 5 dolara aldığı orijinal oyunu Türkiye gibi komşu ülkelere 50 dolardan satmasın.
İNGİLTERE: Avrupa’daki oyun piyasasının kalbi konumunda. Oyun sektörü bakımından ABD’den çok da farkı yok. Türkiye’ye de orijinal oyunlar buradan gelir.
GÜNEY KORE: Şöyle bir gerçek var kabul etmemiz gereken: Güney Kore’liler manyak. Kesinlikle normal değiller. Söyleyin bana, hangi ülkede 24 saat yayın yapan bir “Starcraft maçları” konulu televizyon kanalı vardır? Hangi ülkede, “oyun turnuvalarında ülkesini çok iyi temsil ettiği için” bir oyuncu askerden muaf tutulmuştur? Hangi ülkede her 15 günde bir yeni bir devasa online oyun çıkar? Şaşırmış bu Güney Koreliler canım!
ÇİN: 1.5 milyar insanı klavye başına koysanız, hepsi rastgele bir şekilde tuşlara bassa, birisinin çalışan bir oyun programlaması ihtimali… Yok tabii ki. Ama bu kadar kalabalık bir ülke, her alanda olduğu gibi, oyun sektöründe de dünyayı tehdit etmeye başladı. Hızla zenginleşen, hızla internet ağını genişleten ülkede, hem oyun oynayan, hem de oyun hazırlayan korkunç bir güruh var. Oyun yapımı konusunda kendilerini o kadar hızla geliştiriyorlar ve oyun yapım maliyetleri de o kadar düşük ki, birçok büyük batılı firma, oyunlarını Çin’de yaptırmanın yollarını arıyor. Örneğin, Ubisoft’un ikinci büyük stüdyosu da Çin’de. Bizim Türk yapımı Hükümran Senfoni’nin oyun içi karakter ve animasyonlarını da bir Çin firması taşeron olarak yapmakta.

TÜRKİYE: Şu ana kadar yaklaşık bir düzine olan “ticari” Türk oyunlarını ilk görüşte tanımak çok kolay. Oyunda, içinde televizyon olan ilk odaya girin. Eğer TV’nin üstünde dantelli örtü varsa, evet, elinizdeki Türk yapımı bir oyundur. Her ne kadar Türkiye içinde üretiliyor olmasa da, bu özelliği Crysis’te de görmek istiyoruz. TV’yi oyun içinde koyacak yer bulunamazsa, dantelli örtüleri uzaylıların “ExoSkeleton”larının üstüne de serebiliriz. Her türlü…
Yorumlar
Bu arada...
Bayramınız kutlu, yeni yılınız mutlu olsun:)
Aslında Fransa'nın Quantic'i vardı. Eğreti de değildi hani. Omikron'u hala sevgiyle anarım.
Konu şahane olmuş.Quest of Persia!yı nerden edineceğiz şimdi.
Güzel bir yazı olmuş.Ama baştaki ülke Japonya olsaydı daha iyi olurdu(!).Yalnız Sinan Abi,sen orada çıkan oyunların bir kısmını biliyoruz(japonyada) gibi bişey demişsin(en azından dediğin şeyden bu anlamda çıkabiliyor),peki bilmediğimiz oyunlardan çok mükemmel olanları var mı,yoksa tutmadığı için yurtdışına mı açılamıyorlar?
Ayrıca birara Almanya'da en çok oynanan oyunlardan birisi commandos'tu sanırım.Bende,Beyond the Call of Duty(veya Behind Enemy Lines'da olabilir)'nin game of the year versiyonunun satış ilanı olan PC Joker'in sayısı var da;oradan biliyorum(oyunun adı almanca olduğundan hangi oyun olduğunu hatırlayamadım).Bu nasıl bir zihniyettir,hem böyle bir nazi katliamına izin ver(resmen bu oyunda naziler soykırım altındaydı) hem de vahşet içeren oyun istemiyoruz de,akıl işi değil...
Bu arada Rusya'nın yöntemi niye burada uygulanmıyorki?