Kelimelerin ölmeye geldiği yer

Bilgiye ulaşma biçimimizi, bilgiyi isteyiş şeklimizi tamamen değiştirdi internet. Teknolojinin en hızlı geliştiği dallardan birisi olan oyunlar üzerine çalıştığımız için, biz de bu değişimi derinden hissediyoruz.

Anlıyorum, internetin varken artık hemen bugün, şimdi ulaşmak istiyorsunuz tüm oyun bilgilerine, incelemeleri. Geçen yıl içindeki en büyük tartışma konularımızdan biriydi bu, internet gibi günlük, hatta dakikalık bilgi girişi yapılabilen, sınırsız bir miktarda bilgi bulunabilen bir kaynağa karşı nasıl rekabet edebilirdik ki? Sonunda cevap kendi kendine oluşmaya başladı: İnternetin bize getirdiği en büyük dezavantajı, biz avantaj haline getirebilirdik:

1) İnternet siteleri arasındaki rekabet arttıkça, gittikçe daha hızlı güncellenmek, aynı kısıtlı kadroyla daha fazla bilgi girişi yapılmak zorunda kalıyorlar. Böylece giderek artan hatalı ve "kapıdan aceleyle salınmış" incelemeler gizliden gizliye etkisini hissettirmeye başladı okuyucular arasında.
Level?da yayınlanan yazılarda da muhakkak hatalar oluyor, ama dergiye giren tüm yazılar çok detaylı bir tashih (imla ve dil düzeltmeleri) mekanizmasından geçtiği için hataların sayısı çok az. Açıklaması sizin için sıkıcı olacak olan bu düzeltme sistemi, kısaca her yazının üç kez elden geçirilmesi prensibi üstüne kurulu. Bu yüzden Level?ın yazıları okuyucular üzerinde saygı uyandırıyor ve bu yüzden Level?ın kapak konusu çalınıyor ;)

2) İnternette bir konu hakkında istediğiniz kadar bilgi bulabilirsiniz. Dilerseniz Oblivion hakkında 50 sayfa, 100 sayfa, 150 sayfa yazı okuyabilirsiniz. Ama nereye kadar? Bu kadar bilgiden ne kadarı işe yarar, bu kadar yazıyı okumaya zamanı kimin var? İstediğiniz kadar bilgi artık "istemediğiniz kadar fazla bilgi" haline geldi.
Level?da sayfa sayısı sınırlı, o yüzden her sayfasını değerini bilerek hazırlıyoruz. Oyunlar hakkındaki bilgiler, 10 yıldır bu işi yapan editörlerin süzgecinden geçtikten, kendine has bir tarzla yoğurulduktan sonra geliyor sizin önünüze. Bu da ikinci avantajımız.

?Kağıt yayınlar ölmüyor, aksine kağıt yayınlar, kelimelerin en olgun halleriyle ölmeye geldikleri limanlar haline geliyor.? Bu güzel cümleyi, internetin normal gazeteleri öldürdüğüne dair bir makaleye karşılık olarak, New York Times?ın yazı işleri müdürü bir konferansta söylemişti. Ama ben bu noktada biraz farklılaşacağım. Çünkü bizde kelimeler ölmüyor da, aksine yeniden hayat bulup yollarına devam ediyorlar.

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Sinan abi yine çok güzel yazmışsın, ellerine sağlık. Forumda anlatmak istediğim de buydu; oyun çıktıktan sonra aceleyle ve birçok detay gözden kaçmış bir şekilde yazılan bir incelemeye, fikirler oturduktan sonra konuya hakim olunarak yazılmış bir incelemeyi tercih ederim. Türkiye'nin iki büyük oyun sitesi de bu hataya düşüyordu zamanında. Bunlardan bir tanesinin alt kolları yazı çalarak durumu daha vahim bir hale soktu, diğeri ise biraz akıllanarak kısa sürede inceleme yapma huyundan vazgeçti. Ama sonuca baktığımızda Türkiye'de Level'ın bu alanda rakibi yok. Bu işte olanlar aynı kafayla gitmeye devam ederlerse, daha çok uzun zaman Level'la kimse boy ölçüşemeyecek.
Blaxis dedi ki…
Teşekkür ederim :) Bir sürü yazım hatası var içinde, tabii tashih falan etmeden, paldır küldür yazınca böyle oldu :)
Adsız dedi ki…
Zaten yazıları kağıt yerine monitörden okuyup yazma isteğinde olan insanlar ne denilebilir ki :)
Adsız dedi ki…
Internet - gazete
Internet - Dergi
Internet (E book) - Kitaplar
Ne gazete okuma devri bitti ne kitap , dergi okuma. 10 tane gazetenin websitesini gezmek yerine sabah 1-2 gazeteyi elde okumak, o kokuyu hissetmek, ellerin kimi zaman kararmasi. Otobuste, minibuste, yolda, cafede, yatmadan once eline alabilecegin yayinlar.. Internet`i nereye kadar. Bir sandalyeye veya koltuga oturup pc karsisinda oturmaktan ibaretti. Wireless ile laptop vb aletlerle secenekleri arttirdi. Ama hala yazili yayinlarin rahatligini vermedi. En azindan bana..
Adsız dedi ki…
Sinan abi, valla senin bu paldır küldür yazdım dediğin yazıyı 40 senede yazamayacak olan insanlar kendilerini yazar olarak tanımlıyor bu ülkede. Helal olsun bea, hem böyle bir yazarlık kabiliyeti, hem de böyle alçakgönüllü bir karaktere sahip olmak her yiğidin harcı değildir. Kısacası, Türkiye seninle gurur duyuyor :))
Adsız dedi ki…
O değil de ben ekran başında uzun bir süre kalamıyorum dolayısıyla bir şeyler okumak oldukça zor oluyor; sürekli dikkatim dağılıyor ve ulaşmak istediğim bilgileri elde edemiyorum. Şunu da belirtmek isterim ki bu yüzden Level Online'a girilen haberleri oldukça iyi buluyorum; Kısa ve Öz. Tabii Level dergisi içinde aynı şey geçerli (: Sinan ağabey?in yazısına gelirsek bazı arkadaşların "İnternet Level'ı biterecek" gibi laflarına da cevap niteliğinde olmuş, bu da o arkadaşlara kapak olsun :p
EsteticA dedi ki…
kanımca internetin en güzel yanlarından birisi bu. "eldekinin" değerini gösteriyor insana. sadece medya konusunda değil, bir sürü şey için geçerli bu.

aslında 15-20 tane siteyi gezmeye de gerek yok. rss denen bir teknoloji var, tek bir programla bütün sitelerin içeriklerine ulaşmak mümkün oluyor. fakat buna rağmen bilgiyi okunabilir şekilde almak güç olabiliyor.

yine de, hâlâ bilgi edinmek için dergileri tercih ediyorum. çünkü yazarlar yazılarını beğendirme kaygısı taşıyorlar (sıcak sıcak yaşadım ben bunu hatta, eheh). yazılı basının en güzel yanlarından birisi de bu zaten.
Onur dedi ki…
İnternet ne kadar gelişirse gelişsin yazılı medya ile mücadele etmek gerçekten zor; Sinan abi bu konunun özünü gayet iyi aktarmış zaten.
Ancak internet üzerinden yayıncılık yapan oyun sitelerine göz attığımız zaman bir husus daha göze çarpıyor: Bu siteler internetin interaktif öğelerini sadece ticari amaçla kullanıp; oyuncunun asıl ilgilendiği makale, inceleme vs dökümanları sanki bir dergiye basılacakmış gibi hazırlıyorlar. Yani zaten yıllardır bu işi yapanlarla aynı teknikleri uygulayarak tereciye tere satıyorlar. Bunun üzerine de kalite düşüklüğünü eklediğimiz zaman zaten internetin basılı medya karşısındaki acizliği (hele Level gibi bir dergi karşısında) ortaya çıkıyor...
Eh, elektrikler kesilse, kendi imkanlarımla yaktığım bir ateşin ışığında Level okumaya devam edebilirim ama zavallı bilgisayar bana artık bilgi sunamaz. :p
maelstorm dedi ki…
Gerçi geleceğin getireceği teknolojiler, üzülerek hayal ediyorum, bunu değiştirebilir.. Özellikle her geçen gün başka başka değerlerin yitip gittiğini gördüğümüz dünyada..

Ama en azından (insanlık tarihine göre birimler alırsak) yakın dönemde, internetin yazılı basın yerine geçebileceğini sanmıyorum.

Belirtilen nedenlerin dışında bir nedene değinmek istiyorum.
Teknoloji, özellikle IT ve sonuçlarında ortaya çıkan internet yayın ve iletişim teknolojileri büyük kolaylıklar sağlasa da, insanı dışarıdan soyutlayabiliyorlar. Bu da insanda bir arayış ve bir insaniyet arama isteği uyandırıyor.

Yani siz hiç yüzünü görmediğiniz insanlarla saatlerce, günlerce, aylarca, yıllarca bir mmo veya herhangi bir oyun oynayabilir, internet üzerinden konuşabilir ya da onların yazılarını okuyabilirsiniz. Ancak yine de bir noktada insan somut birşeylerin ihtiyacını hissediyor.

Okuma konusuna gelince, bu en azından benim açımdan, bu özelliğin daha da vurgulandığı bir konu. Asla ve asla, bir koltuğa oturup bilgisayar ekranına bakarak birseyler okumak ana okuma alışkanlığımı alamaz. Ben açıkçası kitaptan ziyade dergi okuma alışkanlığı olan bir insanım. Yatmadan önce, kanepeye uzanıp yan yatarak, kütüphanede, otobüste.. Her yerde açıp, o kokuyu duyup, sayfaları çevirerek okumanın tadını asla veremez monitör. Asla, hiç şansı yok. Bilgisayarda sadece indirdiğim çizgiroman ve rpg kural pdfleri okuyorum ki, onları da elimde olsa çıktı alıp öyle okurum ama şu an printerım yok.

Öte yandan kağıdın kullanımıyla dijital teknolojiyi birleştiren teknolojiler gelişmekte. Bunlara bakış nasıl olacak? Bunlar hangi tarafa kayacak ve nasıl bir konumda olacak.. Bunları zaman gösterecek, ama bunlar yaygınlaşana kadar yazılı basının egemenliği sürecektir.
maelstorm dedi ki…
Bu arada üstteki şahıs ben oluyorum, farketmeden eski kullanmadığım hesapla login olmuşum:)
olcay dedi ki…
Bahsi geçen oluşumların hepsinin tadına ucundan acık bakar gibi oldum. Yayın etiği önemli bir şey, bunun farkında olmaksa daha önemli. Elbette profesyonel bir sitede kimse egosunu tatmin etmek, arkadaşlarına "bakın ben de yazabiliyorum artık önümde eğilin" demek için yazmıyor, kendi alanında önde gelenlerden olmak için yazıyor. Ancak bu amacı araç olarak kullanmak kaka bir davranış. Sadece okuyan kişiler bilmezler tabi bunu, daha doğrusu bilemezler; çünkü onlara 'okutturulan' "bakın biz dostuz ve Türk oyunculuğuna beraberce hizmet ediyoruz, vikivik"tir. Akla hayale gelmez truva atı taktiklerini anlayamaz okuyanlar, 'anlattırılmazlar'.

Evet, yayın etiği önemli bir şey. Ve bunun öneminin farkında olmaktan daha da önemli olan bir şey varsa, o da buna "sahip olabilmek"tir. Buna sahip olanlar oldukça, sanal veya gerçek olsun, o yayın ölmeyecektir.
Adsız dedi ki…
Bir gün tüm kağıtlar ölecek! Ormanlar yeşil kalsın!

Heh, şaka bir yana güzel bir yazı. Ellerine sağlık
Adsız dedi ki…
http://www.level.com.tr/forum/topic.asp?TOPIC_ID=18079
Adsız dedi ki…
O sayfayı tutmanın tadı başkadır, her sayfanın, her harfin bir anlamı vardır. O dergiyi başkasının eline vermekten korkmak başkadır. Sahilde derginin sayfaları rüzgardan dolayı uçuşunca sinirlenip şezlongu fırlatmanın tadı başkadır. Dergileri üstüste, sayı sırasına göre dizmenin tadı başkadır. Bir oyunun incelemesini bulmak için tüm sayılara bakarken arada durup "Aa, şu yazı çok güzeldi tekrar okuyayım" deyip işi gücü aksatmanın tadı başkadır. Sırf dergiyi bulabilmek için arabayı aileden habersiz alıp Mersin sokaklarında kaybolmanın tadı başkadır.
Dauril dedi ki…
e sinan abi nerede kaldı yeni yazı???
Blaxis dedi ki…
Uzun süredir yazamadığım için özür diliyorum sizden. Bir türlü fırsat bulamadım, biraz da tembellik ettim. "Şu gün yazarım" da demek istemiyorum, önümüzdeki ay inanılmaz yoğun geçecek. Ama bunlar bahane hep, isteyen bulur yazmaya fırsat. Ben de istiyorum.
Adsız dedi ki…
O zaman bekliyoruz efem yeni yazılarınızı, mazeret kabul etmeyiz :p
Sinan abi, bloguna bir avatar koysan ne güzel olur hani? Resim falan.
Benim blogtaki dev kardeşliğe de uğramanı rica ederim :)
Adsız dedi ki…
Merhaba Sinan
Yorumlarına tamamen katılıyorum. Sanırım genel olarak yorumların Merlinin Kazanı için yapılmış ve benimle aynı şekilde düşünen bir insan olduğu için seviniyorum.

Uzun yazı kaliteli yazı demek değildir, örneğin Merlin ( rahat rahat isim veriyorum ) deki 8 sayfalık yazıların hiçbiri ne yazık ki sizin 3 sayfaya sığdırdığınız içeriğin yarısına bile ulaşamıyor. Ama bence bu online yayımcılığın tamamen kötü olduğu anlamına gelmemeli.

Bana göre şu an ülkemizde 4 büyük oyun sitesi var. Trgamer, Merlin, Xoyun ve vodvil. Merlini çok eleştirsem de bence xoyun ve trgamer yazıları açısından o kadar da kötü değiller, elbette amatörce yazıkları yazılar profesyonel yazarlarla yarışamaz ancak orada okuduğum incelemeler genel olarak bir oyunun ilgimi çekip çekmemesi açısından önemli ve genel olarak güzel bir inceleme daha fazla ( elbette bahsediliyorsa) bilgi edinmem için Level'ı almama genel olarak yol açıyor.

Diğer yandan bu siteler ( Merlin ve Vodvil i ne yazık ki sayamıyorum) türk oyunculuğunun gelişmesi açısından da önemli, Xoyun bildiğim kadarıyla bir süredir 360 incelemesi yapıyor, Trgamer da yavaş yavaş incelemelere başladı, bence bu oyunculara oyun kelimesinin sadece "kantır-strayk" ve "ayç of empayırs" dan ibaret olmadığını gösterebilir.
Bunun yanında adventure ve sizin deyiminizle Ryo türlerini duymamış bir nesil yetişiyor ve bu konuda bence rol oyun dergileriyle beraber sitelerine de düşüyor.

Loky
Adsız dedi ki…
Tabi bu konu beni de ilgilendiriyor ama online dergi işiyle uğraşsam da hep söylediğim bir şey vardır: "Monitörden dergi okumak zor zanaat". Özellikle tüplü monitörlerden. Göz inanılmaz yoruluyor. Dolayısıyla uzun yazılar fazla iyi okunmadan geçiliyor.
Matbaa-baskı maliyetleri yerine hosting ücretinin olması fiyat konusunda Internet yayınlarının çok avantajlı konuma gelmesini sağlıyor, üstelik ağaç kesimini artıracak yönde etkilememesi de var. Biriktirilen dergilerin bir süre sonra bir yığın halini alması... Ama Sinan abinin söyledikleri de çok doğru.
Konuyu bir yere bağlayamadan bitirmek istiyorum yorumumu :)
Adsız dedi ki…
Bu çok bilinmeyenli bir denklem aslında. Yapılan incelemenin edebi bir değer haline gelebilmesi, yazının bir kaç farklı bakış açısından okunarak, yazara bu farklı görüşlerden gelecek eleştirilere bağlı. Ancak site editörlüğünde bu gerçekten zor. En azından admin ve editör arasında "hedeflenen okur profili" bakımından epeyce farklılıklarınız varsa.
michbro

Bu blogdaki popüler yayınlar

Anime, çizgi film değildir!

388@0

12'den 20. Güne Zıplayış