Kayıtlar

12'den 20. Güne Zıplayış

Artık sosyal medya hayatımda hiç denecek kadar az yer kapladığından, bu blog serisini deneyin 20. gününe, yani bugüne hızla getireyim diyorum... Çünkü sosyal medyayla iletişimimim olmadığından ve artık aklıma da gelmediğinden yazacak bir şey bulamıyorum :)  İşte sosyal medyasız geçirdiğim son 8 gündeki hislerim: 12. Gün Bugüne gelene dek birçok kez Facebook.com'u browser pencereme yazdım. Gereksiz yere zaman geçirmek için değil, dahil olduğum önemli birkaç gruptaki paylaşımları görmek istediğimden. Ama diyetimi bozmadım, bozamadım, girmedim. Ama  önemli şeyler oluyor o gruplarda ve ben kaçırıyorum. Gruplarda dönen muhabbetleri Facebook dışından bir uygulamayla öğrenmenin bir yolu olsa ne güzel olur. 14. Gün Facebook ve Twitter'a girmeyi kestiğimden bu yana tam iki hafta geçti. Artık her boş anımda elim otomatikman "facebook" yazmıyor, varlıklarını yavaş yavaş unutuyorum bile diyebilirim. Ha, boşa çıkan zamanımı yine gereksiz bir şeylere gömüyorum. Ancak en a

7. ve 8. Günler

Blog'u bugün toparlayıp Sosyal Medya Detox'undan bahsetmeye başladığım için, bunu sosyal medyadan paylaşmak için ilk (ve son kez) FB ve TW'a uğradım. İlk post Nurettin'in DayZ'de kellesini almamla ilgili olunca az daha yazıyordum bir şeyler. Hakikaten, sosyal medyanın insanları birbirine bağlama gücü üstünden kendine bağlama gücü inanılmaz. Gözüme nasıl hoş geldi site anlatamam, hemen kaçtım :) Akşam Sherlock'un final bölümünü izledim ve akabinde The Banner Saga oynamaya başladım. İkisi de muhteşemdi. Bunu sizinle paylaşmak istedim ama Facebook'a giremiyordum :( Büü. *** Birden, kendileriyle alakamı sürdürdüğüm arkadaşlarımın olduğu gruplar aklıma geldi, her nedense! Derhal onların neler yaptığını öğrenmeliyim *** Bir de şu notu düşeyim: Bu blog biraz geriden geliyor. Deneyle ilgili notlarımı yazıyorum bir kenara, sonra aklıma geldikçe düzenleyip bloguma koyuyorum. Şu anda aslında 16 gündür girmiyorum Facebook ve Twitter'a.

4. ve 5. Günler

Önceki günlerde hasta olduğum için işe gidememiştim. Ancak bugün OGZ Online'da yaptığımız işleri sosyal medyada paylaşma zorunluluğu girdi gündemime... OGZ Online üstünden bu post'ları süslemeden yapabiliyorum, ancak Facebook'a girmeden diğer editörlerin gerekli post'ları yapıp yapamadığını kontrol edemiyorum! Olsun, şimdilik gözardı edebileceğim bir kayıp bu, en azından bir süre daha temizleneyim! Bu arada karşıma çıkan tüm komikli, şakalı, ilginçli herşeyi Facebook'tan paylaşma isteği geliyor :) *** Bütün gün hastaneler arasında mekik dokuduktan ve korkunç bir İstanbul trafiğinde 5 saat geçirdikten sonra "niye hiçbir medya kuruluşu İstanbul'da trafik tamamen durdu artık diye haber yapmıyor" diye bas bas bağırmak istedim Facebook'tan, ama sonra vazgeçtim.

3. Gün - Twitter

Facebook bilgisayar başındaykenki zehirimse, Twitter da mobil iken kaçış alanımdır. Eskiden insanları gözlemlemek keyif verirdi bana ama akıllı telefon aldığımdan beri her boş anımda Twitter'a bakarım. Bugün pek az tanıdığım 20 kadar insanla aynı masada 4 saat kadar yer aldığım bir ortamdaydım. Normalde iki saat sosyalleşiyorsam, iki saat telefonumdan Twitter mesajlarını ve bunlardan ilgimi çeken linkleri okumakla geçirirdim. Bugün bu opsiyonum olmadığı için insanlarla daha fazla sosyalleşme imkanı buldum. Hoşuma gitti, kafa dengi oluyor bu insanlar :) Ha, arada çayın tazelenmesini beklerken teknoloji sitelerine falan girip vakit geçirdiğim oldu, olmadı değil :) Ama Twitter'ım olsaydı, bir o kadar zaman da Twitter'da geçirirdim. Ayrıca, her boş anda "Twitter'a bakmalıyım!" gibi bir  zorunluluk hissetmenin beni ne kadar rahatsız ettiğini farketmiş bulunmaktayım. "Şey"lerin beni yönetmesinden hiç hazzetmem. Sırf bu huyum yüzünden tak diye sigarayı

Sosyal Medya Detox'u - 2. Gün

Bilgisayarın açık olduğu anlarda o an yapmakta olduğum işe olan ilgim biraz azaldığında istemsizce yeni bir pencere açıp "Facebook.com" yazmaya niyetlendiğimi farkettim. İstemsizce ve bazen de hiç farkında olmadan. Biraz ürkütücü. Boş anlarımızda anında saldırmanın dışında, ilgi çekici bir şey paylaşmak istediğimizde de FB'a girmek için istek duyuyoruz. Mesela, bugün DayZ'de yaşadığım inanılmaz bir olayı paylaşmak için elim Facebook'a gitti yine :) Yarın olsa da birilerine anlatsam modundayım, resmen içimde kaldı anı. Ve inanmayacaksınız ama dün gece rüyamda Facebook'ta birşeylere bakıyordum :)

Sosyal Medya Detox'u - 1. Gün

Facebook'tan ve Twitter'dan 30 günlüğüne elimi eteğimi çekiyorum... Neden? Çünkü özellikle Facebook'un çok zamanımı aldığını düşünüyorum. Bunu yaparak kazanacağım zamanı süper verimli ve farklı şeylere harcamak gibi bir hayalim yok. Sadece görmek istiyorum ki, acaba sosyal medyadan uzak kaldığımda bana herhangi olumsuz bir etkisi olacak mı? Zaten sosyal medyanın yazım gücümü emdiğini uzun süredir düşünüyorum. Oyunlarla ve dünyayla ilgili yazma isteğimin başlangıç noktası daima, sevdiğim ve doğru olduğunu düşündüğüm şeyleri etrafımdaki insanlarla paylaşma isteğim olmuştur. Sosyal medya bunu anında binlerce kişiyle yapabilmeme izin verdiği için, dergi, blog ve aklımdaki diğer projelere gidecek yazım enerjisini emiyor diye düşünüyorum. Haklı mıyım, bunu zaman gösterecek. Facebook'un kendisi değil, ama yönlendirdiği içerikler emiyor zamanımı ve enerjimi. Dikkatimi (reklam, çöp, nefret, küfür ve fanboyluk postlarının arasından)  çeken post'ların 10 tanesinden ancak 1

Yıllardan sonra geri dönüş

Blog yazmayı özlemişim. Gerçekten de özlemişim. Ama son bir haftadır yürüttüğüm Sosyal Medya Detox Deneyi (SMDD) olmasa, buraya yazma isteğimin geri döneceğini hiç sanmazdım... Amma velakin ne olduysa, sosyal medyaya yazmayı bıraktığımdan beri yazı enerjim arttı. Bu mesajı da, kimbilir kaç zaman sonra bu blogumun yeniden aktifleşeceğini söylemek için yazıyorum. Çok acayip değişmiş yahu Blogger! Google aldıktan sonra bir de G+'ı çakmış zaten... Blogun eski tipi bayağı "eski" gözüktüğünden dinamik bir tasarıma geçtim. Şimdilik bu kadar, çok yakında yeniden görüşürüz.